Slider

Blogger tarafından desteklenmektedir.

ANLIK SPOR

14 Mayıs 2015 Perşembe

HEYECAN MI İSTİYORSUN BİRDE BUNU DENE ...

                  TİMSAH BUNGEE

Bungee jumping bireylerin yüksek bir yerden örneğin bir köprü aşağıya atladıkları ve esnek bir halatla yukarı çekildikleri, heyecan verici bir etkinliktir. Çoğunluğun adrenalin hücumunun doruğu olarak tanımladığı bu etkinlik, neredeyse sadece eğlence için yapılır . Başta Avustralya olmak üzere dünyanın farklı yerlerindeki bungee jumping'in yeterince heyecanlı olmadığını düşünen maceraperestler, atlayışlarını içi timsahlarla dolu nehirlerin genellikle dik dağ yamaçlarında gerçekleştiriyor. Bu atlayışların birinde, 8 Ocak 2012'de, Zambia'nın Zambezi Nehri'ne Victoria Falls Köprüsü'nden atlayan Erin Langworthy, halatının kopmasının ardından timsahlarla dolu suya düşmüştü. Langworthy, timsahlardan kaçmayı başararak kıyıya yüzerek ulaşmıştır.



MATRAK

Matrak, Osmanlılar tarafından oynanan askeri bir spor. 16. yüzyılda Matrakçı Nasuh tarafından ilk kez kuralları ve standartları ile tam bir spor dalı haline getirildiğine dair bilgiler olmakla birlikte Matrakçı Nasuh'dan öncesinde bile bu sporun yine aynı kuralları ve standartları ile var olduğu ile ilgili kanıtlar da vardır. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde geçen bilgilere göre, Sultan IV. Murad matrak oyununun 70 yöntemini biliyordu. 19. yüzyılda Vaka-i Hayriye ile birlikte Osmanlı askeri düzeninde yapılan değişiklikler sonucu kılıç kullanmak ve bununla ilgili olan sporlar yasaklandığı için matrak unutulmuş  fakat günümüzde bu spora ilgi başlamıştır

Matrak oyununun kuralları Efkan Çalış tarafından yeniden düzenlenerek ve 15 Haziran 2010'da Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu’na bağlanmıştır. Bu kurallara göre oyuncular yaş ve sıklete göre ayrılır. Karşılaşma süresi ikişer dakidadan iki oyun biçimindedir.

Yeni kurallara göre matrak yarışmaları yaz aylarında açık alan çim sahalarda yapılır. Bu alanın iç halka çapı 7 metre, dış halka çapı ise 9 metre olacak biçimdedir. Dış halkanın çevresinde 1,5 metrelik korunma alanı olur. Çim sahalarda sınırlar beyaz kalın çizgi ile belirlenir. Saha çevresinde geleneksel çadırlarla sporcular için soyunma odaları, hazırlık yapmaları ve beklemeleri için alanlar oluşturulur. Geleneksel Matrak Oyunu yarışmaları kış aylarında ise kapalı spor salonlarında minder üzerinde yapılır. Geleneksel Matrak Oyunu minderi 8x8 veya 10x10 metrekare, dış kısımda 1 metrekaresi renkli olacak biçimde kullanılır.

Yeni matrak kurallarına göre karşılaşmalarında bir orta hakem ve iki sayı hakemi "cenk meydanı"nda görev alır. Masa hakemleri olarak da bir fikstür hakemi, bir süre hakemi, bir anons hakemi görev alır. Her minder için ayrı hakem ekibi ve masası oluşturulur.



Yeni matrak kuralları ise karşılıklı saygıya dayanır. Karşılaşma öncesi hakemlerin son kontrolünden sonra oyuncular karşılıklı olarak birbirlerine "benimle cenk meydanına çıktığınız için teşekkür ederim", arşılaşma sonunda ise "kasıtlı ve kasıtsız hatalarımdan dolayı özür dilerim" derler. Karşılaşmalar, hakemin "cenk!" komutu ile başlar ve "dur!" komutu ile son bulur.
Yeni kurallara göre düzenlenen matrak oyununda amaç, rakibin kafasına matrakla dokunmaktır. Her dokunuş bir puan değerindedir. Sert vurmak yasaktır. Rakibe kalkanla vurmak, oyun aleti veya koruyucu malzemesi yere düşen rakibe vurmak yasaktır. Karşılaşma sırasında oyun aletlerini, koruyucu malzemeleri bilinçli olarak elden çıkarmak, yere atmak, rakibe bedensel olarak vurmak yasaktır.
Karşılaşma sırasında kullanılan eşyalar yumuşak malzemeden yapılan matrak sopası, yastık kalkan, miğfer ve sporcuların giysisi aba olmak üzere toplamda dört parçadır.




TARİHİ KIRKPINAR GÜREŞLERİ




641.’sinin içinde bulunduğumuz Tarihi Kırkpınar Güreşleri’nin doğuşuna ilişkin çeşitli rivayetler vardır.Bunlardan en yaygın olanı kısaca şöyledir:1346 yılında Orhan Gazi’nin Rumeli’yi ele geçirmek için düzenlediği seferler sırasında,kardeşi Süleyman Paşa 40 askerle Bizanslılar’a ait Domuzhisar’ın üzerine yürür. Baskınla burasını ele geçirirler.


Öteki hisarların da ele geçirilmesinden sonra,40 kişilik öncü birlik geri dönerler ve şimdi Yunanistan’ın topraklarında kalan Samona’da mola verirler.40 cengaver burada güreşe tutuşurlar.Saatlerce süren güreşlerde, adlarının Ali ile Selim olduğu rivayet edilen iki kardeşin bir türlü yenişemedikleri görülür.
Daha sonra bir Hıdrellez gününde,Edirne yakınlarındaki Ahiköy çayırında aynı çift yeniden güreşe tutuşurlar.Bütün bir gün güreşmelerine rağmen yine yenişemeyen kardeş pehlivanlar,gece boyunca da mum ve fener ışığında mücadelelerini sürdürmeye devam ederler.Ancak solukları kesilerek oldukları yerde can verirler.
Arkadaşları onları aynı yerdeki bir incir ağacının altına gömerek oradan ayrılırlar.Yıllar sonra ise aynı yere gittiklerinde iki pehlivanın mezarlarının bulunduğu yerde gür bir pınar görürler.Bundan sonra halk orada yatanların anısına o yöreye, “KIRKPINAR” adını verirler.
Yunanistan’ın Samona köyünün merası içindeki alan asıl KIRKPINAR çayırlıdır.Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı sonunda Kırkpınar Güreşleri Edirne ile Mustafapaşa yolu arasındaki “Virantekke” denilen yerde düzenlenmiştir.Cumhuriyet’ten sonra 1924 yılında ise güreşler Edirne’nin Sarayiçi mevkiinde yapılmaya başlanmıştır.
Kırkpınar Güreşleri 1928 yılına kadar ağaları tarafından düzenlenmiştir.Güreşlerdeki ödülleri ve misafirlerin ağırlanmasını hep ağalar karşılamıştır.Ancak 1928 yılında ülkede meydana gelen ekonomik sıkıntılar nedeniyle ağalığa talip çıkmayınca,güreşlerin organize ve gelenleri ağırlama işi Kızılay ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından üstlenilmiştir.
 
1946 yılında ise Tarihi Kırkpınar Güreşleri Edirne Belediyesi’nce düzenlenmeye başlanmıştır.Bu yıl da zamanın Belediye Başkanı Tahsin ŞIPKA Kırkpınar Güreşleri’ni Belediye hizmetleri arasına almıştır.
Pehlivan
Pehlivan sözlüğü Farsçadır.Burhan-katia göre asıl anlamı yürekli cesur (Şeci) yiğit (dili) ise de,Zabit,vali,iri vücutlu ve doğru sözlü kimseye de Pehlivan denilir. Bu nedenle yerine göre çeşitli zamanlar için kullanılmıştır.
Selçuklular zamanında kahramanlık gösteren savaşçılara, üstün başarı kazanan atıcı,güreşçi,gürzcü’lere Pehlivan denildiği gibi bu sıfatın 16.yüzyıl başlarında yalnız sporcular için kullanılmış olmasıdır.Pehlivan deneyiminin bu anlamda kullanılışı Sultan II. Mahmut çağının sonuna kadar süre gelmiştir.
Türk Milleti erkeği,kadın ve çocuğuyla güreş sever güreşçiye saygı duyar ve Pehlivanlara ayrıcalık tanır şüphesiz ki bu sevgi ve saygı,Türk’ün ruhundaki savaşçılık kahramanlık duygulardan ve sporu bu yönüyle sürmesinden kaynaklanmaktadır.
 
Güreşçiye karşı duyduğu sevgi ve saygı da pehlivanların herkesten daha güçlü kuvvetli,vücut yapısının,adalelerinin daha gelişmiş,görünüşünün daha sağlıklı görünmesinden,davranışının yiğitçe,karakterinin doğru ve mertçe oluşu,diline eline ve beline güvenilir olmasından ileri gelmektedir.

Osmanlılar zamanında saray dışında yapılan güreş yarışmaları panayırlarda, düğünlerde kulüplerde bir hayır kurumu yararına veya meslek edinmiş organizatörlerin özel yer ve salonlarında yapılırdı ayrıca Düğün Güreşleri,Ramazan Güreşleri,Hayır Kurumlarına yapılan Güreşler vardı.

13 Mayıs 2015 Çarşamba

ATICILIK (BİR ÇOK İNSANIN ATA SPORU :)

Ülkemizde atıcılık denilince aklımıza ilk gelen Şener Şen'in rol aldığı Neşeli Günler filmindeki Ziya karakterinden biliriz '' atma Ziya'' hani şu meşhur aslan çakı muhabbeti neyse gerçekçi olalım ''aslan kadar aslan'' şimdi güzel, keyifli ve heyecan verici bir spor dalı ile baş başayız keyifli okumalar. Atıcılık tarihin en eski aktivitelerindendir ve bir spor olarak 10. yüzyılda isviçrede tarih sahnesine çıkmıştır. 13. ve 14. yüzyıllarda Almanlar sadece erkeklerin katıldığı atıcılık kulüpleri kurmuşlar ve bu kulüplerde kaval tüfeği ile atıcılık benzeri faaliyetlerde bulunmuşlardır. Kaval tüfeği, modern tüfeğin öncüsü olmuştur. Atıcılığın tam olarak spor haline gelmesi ise silah sektöründe gelişmelerin meydana geldiği 16. yüzyılda mümkün olabilmiştir.
Atıcılık yarışmaları eski zamanlarda genelde noelde yapılırdı. Bu yarışmalar bir festival havası içerisinde geçer ve kazanan sporcuya genellikle ödül olarak para veya altın verilirdi.
1710′da yeni tür tüfeklerin ortaya çıkmasıyla atıcılık Amerika’ya da sıçradı. 1890′larda atıcılık sporu için özel silahların geliştirilmesiyle birlikte atıcılığa olan ilgi daha da arttı. Amerikalılar bundan sonra Avrupa’dakine benzer hedefler kullanmaya başladılar.
1825 yılında artık bir atıcılık faaliyetine 1000′e yakın kişi izleyici olarak geliyordu. Daha sonraları Amerika’da ulusal atıcılık federasyonları kurulmaya başlandı. 1907 yılında Amerika’da sekiz ulusal atıcılık federasyonu vardı. Şu anda ise 148 üyeden oluşan Uluslararası Atıcılık Federasyonu Amerika’da faaliyet göstermektedir.

En sevilen Yaz Olimpiyatları spor dallarından biri olan Atıcılık Sporu 1896 yılında gerçekleşen ilk modern  Olimpiyat Oyunlarından beri  yaz oyunları tarihindeki yerini almıştır. Kadın sporcular ise atıcılık dalındaki ilk madalyalarını modern olimpiyatlar yapılalı neredeyse bir yüzyıl geçtikten sonra 1976′da almışlardır.


Erkek ve kadın sporcular değişik atıcılık silahları olan av tüfekleri, tabanca ve havalı silahları değişik atıcılık disiplinlerinde kullanmaktadırlar. Günümüz modern olimpiyat oyunlarında Tek ve Sabit atışlarda"iScore Atıcılık Sistemlerinin" de teknolojisine sahip olduğu Elektronik Hedef Sistemleri kullanılmaktadır. Hareketli hedef türleri olan Trap ve Skeet  atışlarından, 10 ve 50 metre ye kadar değişebilen  mesafelerde sabit atış türlerine kadar bir çok değişebilir hedef vardır. Tüm bu atıcılık disiplinlerinde atıcılar farklı pozisyonlarda duruşlar sergileyerek atışlarını tamamlarlar.



12 Mayıs 2015 Salı

ÖLÜMÜNE DEĞİŞİM ...

  Bugüne kadar hep çılgın denemeleriyle gündeme gelen Suudi Arabistanlı gençler yine ilginç bir olayla karşımıza çıktı. Çılgın deneme için boş bir otoban seçen gençlerden biri arabanın dışında duruyor. Şoför, ciple hızlı bir manevra yaptıktan sonra aracın iki teker üstüne yan kalkmasını sağlıyor. Araç yan kalktıktan sonra içeride bulunan diğerleri tek tek yan kalkmış olan aracın üzerine çıkıyor. 
 Aracın üzerine çıktıktan sonra lastik değiştirme işlemi başlıyor.Dakikalar süren lastik değiştirme işlemini görenler şaşkına uğruyor.Tekerlek değişimi bittikten sonra otomobil yoluna devam ediyor. Gençler, çılgın deneme sonrası kamerayı selamlamayı da unutmuyor.Bu olaylar her zaman böyle eğlenceli bir şekilde devam etmemektedir. Böyle eğlenmeye başlayan gençlerin bazı durumlarda eğlenceleri  acı sonla bitmekte ve ölümlü kazalara sebep olmaktadır . 

DAĞ BİSİKLETİ

Akdeniz ve  Karadeniz'de  dağlar denize paralel Ege'de ise dağlar denize dik ulaşması yeni oluşan bir kıta olmamızdan mütevellit bir çok dağ sporuna el verişli olan ülkemizde, yeni bir heyecan dolu sporla birlikteyiz...
   Dağ bisikletçiliği, asfalt gibi düzgün zeminler dışına çıkılmak suretiyle toprak yol, patika ve her tür arazide yapılabilen bir bisiklet sporu dalıdır. Dağ bisikleti; yokuş aşağı, kros, serbest, engel atlama, teknik denemeler, tam engebeli arazi, yol turu, arazi turu, cadde-sokak, gibi alt disiplinlere ayrılır. Yarışlar maraton, oryantiring veya olimpiyat kıstaslarına uyarlanarak da düzenlenmektedir. Ülkemizde özellikle 90’lı yıllardan sonar gelişim gösteren dağ bisikletçiliği özellikle Alanya, Köprülü Kanyon, Çelikyay Yolu ve Kapadokya bölgelerinde çok yaygın olarak yapılmakta olup sözü geçen yörelerdeki arazi şartlarının bu spora uygunluğu yerli yabancı turistlerin yoğun ilgisini çekmektedir.
    Dağ bisikleti sporu özel olarak tasarlanmış bisikletler gerektirir. 1970’li yıllardan günümüze kadar ciddi bir değişim ve gelişim gösteren dağ bisikletleri çok hafif ve dayanıklı karbon gövde, ön-arka amortisör, harekete duyarlı yaylı kadro, silikon sele, tekli maşa, hidrolik disk freni, çok rahat geçen vites değiştiricileri, karpiye pedal gibi özelliklere sahip olarak bugünkü halini almıştır. Dağ bisikletlerinin tekerlek çapları genelikle 28 inç olmakla birlikte 26 ve 29’luk örnekleri de mevcuttur. Dağ bisikletçiliğinde güvenlik, rahatlık ve zemin tutuşu için özel olarak tasarlanmış, patlamaya dayanıklı, hafif, kalın ve dişli tekerlekler kullanılır. Piyasada 2.00 x 28” ya da 2.25 x 28” ebatlarıyla satılan lastiklerin büyük çoğunluğu bu tür sert araziler için üretilmiştir.
    Dağ bisikleti keyifli ancak bir o kadar da zahmetli ve riskli bir spordur. Parkurlara başlanmadan önce bisikletler gözden geçirilmeli, firen aksamları ve hidrolik yağı, zincir yağı, cant telleri ve akort ayarı, lastik havası, vites ayarı, gidon sıkılığı, furç yatakları, cant mandalları, sele ayarı ve sıkılığı dikkatli bir şekilde kontrol edilmelidir. Malzemenin ömrünü uzatmak için muntazaman bisikletin temizliğinin yapılması ve hareketli kısımların yağlanması esastır. Güvenli bir parkur deneyimi ancak kask, eldiven, dizlik, dirseklik ve bunun gibi koruyucu malzemelerin kullanımıyla sağlanabilir.  ,
                                                                                                                                ...ben kısaca kd

DÜNYANIN EN KİRLİ SPORU OLMAYA ADAYY..

BATAKLIK DALIŞI 

    Bataklık dalışı, orijinal adıyla “bog snorkelling”, isminden anlaşılacağı üzere bataklıkta yüzmeye dayanan bir spor. Kuralları ise çok basit, herhangi bir düz bataklıkta, gözlük ve şnorkel takan yüzücüler yarışıyor. Her bataklık olur ama, genelde turnuvalarda birbirine paralel iki ayrı kanal halinde bataklıklar inşa ediliyor. Şnorkel ve gözlük sağlık açısından kesinlikle şart. Bataklık dalışının en önemli kuralı ise klasik yüzme stillerinin yasak olması. Bu sporda yalnızca yunus gibi ayakları kıvırarak yüzmeye izin var.
  
  Ülkemizde bataklık dalışı yapılmıyor, zaten duyan insan sayısı da oldukça sınırlı. Ama dünya genelinde alternatif bir spor branşı olarak epey ilgi topluyor. İlk olarak 1976 yılında Galler’de başlamış bu aktivite. 1985 yılından beri de Dünya Bataklık Dalışı Şampiyonası düzenleniyor. Çoğu sporda olduğu gibi bayanlar ve erkekler şeklinde iki ayrı kategori mevcut. Amaç parkuru en çabuk sürede tamamlamak. Bu konuda dünya rekorunu 2013 yılındaki 1 dakika 23 saniyelik yüzüşüyle Dineka Maguire bulunduruyor.
.     İlk başlarda çok sönük geçen Dünya Bataklık Dalışı Şampiyonaları, artık sponsorların birbiriyle yarıştığı, her yıl yüzlerce sporcunun katıldığı bir organizasyona dönüşmüş durumda. Bu sporun en güzel yanıysa, şampiyonalarda elde edilen gelirin hayır kurumlarına dağıtılıyor olması

Bizi Takip Etmeye Devamedin...

TEAM PARTICIPATING