641.’sinin
içinde bulunduğumuz Tarihi Kırkpınar Güreşleri’nin doğuşuna ilişkin çeşitli
rivayetler vardır.Bunlardan en yaygın olanı kısaca şöyledir:1346 yılında Orhan
Gazi’nin Rumeli’yi ele geçirmek için düzenlediği seferler sırasında,kardeşi
Süleyman Paşa 40 askerle Bizanslılar’a ait Domuzhisar’ın üzerine yürür.
Baskınla burasını ele geçirirler.
Öteki
hisarların da ele geçirilmesinden sonra,40 kişilik öncü birlik geri dönerler ve
şimdi Yunanistan’ın topraklarında kalan Samona’da mola verirler.40 cengaver burada
güreşe tutuşurlar.Saatlerce süren güreşlerde, adlarının Ali ile Selim olduğu
rivayet edilen iki kardeşin bir türlü yenişemedikleri görülür.
Daha sonra
bir Hıdrellez gününde,Edirne yakınlarındaki Ahiköy çayırında aynı çift yeniden
güreşe tutuşurlar.Bütün bir gün güreşmelerine rağmen yine yenişemeyen kardeş
pehlivanlar,gece boyunca da mum ve fener ışığında mücadelelerini sürdürmeye
devam ederler.Ancak solukları kesilerek oldukları yerde can verirler.
Arkadaşları
onları aynı yerdeki bir incir ağacının altına gömerek oradan ayrılırlar.Yıllar
sonra ise aynı yere gittiklerinde iki pehlivanın mezarlarının bulunduğu yerde
gür bir pınar görürler.Bundan sonra halk orada yatanların anısına o yöreye,
“KIRKPINAR” adını verirler.
Yunanistan’ın
Samona köyünün merası içindeki alan asıl KIRKPINAR çayırlıdır.Balkan Savaşları
ve Birinci Dünya Savaşı sonunda Kırkpınar Güreşleri Edirne ile Mustafapaşa yolu
arasındaki “Virantekke” denilen yerde düzenlenmiştir.Cumhuriyet’ten sonra 1924
yılında ise güreşler Edirne’nin Sarayiçi mevkiinde yapılmaya başlanmıştır.
Kırkpınar
Güreşleri 1928 yılına kadar ağaları tarafından düzenlenmiştir.Güreşlerdeki
ödülleri ve misafirlerin ağırlanmasını hep ağalar karşılamıştır.Ancak 1928
yılında ülkede meydana gelen ekonomik sıkıntılar nedeniyle ağalığa talip
çıkmayınca,güreşlerin organize ve gelenleri ağırlama işi Kızılay ve Çocuk
Esirgeme Kurumu tarafından üstlenilmiştir.
1946 yılında
ise Tarihi Kırkpınar Güreşleri Edirne Belediyesi’nce düzenlenmeye
başlanmıştır.Bu yıl da zamanın Belediye Başkanı Tahsin ŞIPKA Kırkpınar
Güreşleri’ni Belediye hizmetleri arasına almıştır.
Pehlivan
Pehlivan
sözlüğü Farsçadır.Burhan-katia göre asıl anlamı yürekli cesur (Şeci) yiğit
(dili) ise de,Zabit,vali,iri vücutlu ve doğru sözlü kimseye de Pehlivan
denilir. Bu nedenle yerine göre çeşitli zamanlar için kullanılmıştır.
Selçuklular
zamanında kahramanlık gösteren savaşçılara, üstün başarı kazanan
atıcı,güreşçi,gürzcü’lere Pehlivan denildiği gibi bu sıfatın 16.yüzyıl
başlarında yalnız sporcular için kullanılmış olmasıdır.Pehlivan deneyiminin bu
anlamda kullanılışı Sultan II. Mahmut çağının sonuna kadar süre gelmiştir.
Türk Milleti
erkeği,kadın ve çocuğuyla güreş sever güreşçiye saygı duyar ve Pehlivanlara
ayrıcalık tanır şüphesiz ki bu sevgi ve saygı,Türk’ün ruhundaki savaşçılık
kahramanlık duygulardan ve sporu bu yönüyle sürmesinden kaynaklanmaktadır.
Güreşçiye
karşı duyduğu sevgi ve saygı da pehlivanların herkesten daha güçlü
kuvvetli,vücut yapısının,adalelerinin daha gelişmiş,görünüşünün daha sağlıklı
görünmesinden,davranışının yiğitçe,karakterinin doğru ve mertçe oluşu,diline
eline ve beline güvenilir olmasından ileri gelmektedir.
Osmanlılar
zamanında saray dışında yapılan güreş yarışmaları panayırlarda, düğünlerde
kulüplerde bir hayır kurumu yararına veya meslek edinmiş organizatörlerin özel
yer ve salonlarında yapılırdı ayrıca Düğün Güreşleri,Ramazan Güreşleri,Hayır
Kurumlarına yapılan Güreşler vardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder