Blogger tarafından desteklenmektedir.

14 Mayıs 2015 Perşembe

HEYECAN MI İSTİYORSUN BİRDE BUNU DENE ...

                  TİMSAH BUNGEE

Bungee jumping bireylerin yüksek bir yerden örneğin bir köprü aşağıya atladıkları ve esnek bir halatla yukarı çekildikleri, heyecan verici bir etkinliktir. Çoğunluğun adrenalin hücumunun doruğu olarak tanımladığı bu etkinlik, neredeyse sadece eğlence için yapılır . Başta Avustralya olmak üzere dünyanın farklı yerlerindeki bungee jumping'in yeterince heyecanlı olmadığını düşünen maceraperestler, atlayışlarını içi timsahlarla dolu nehirlerin genellikle dik dağ yamaçlarında gerçekleştiriyor. Bu atlayışların birinde, 8 Ocak 2012'de, Zambia'nın Zambezi Nehri'ne Victoria Falls Köprüsü'nden atlayan Erin Langworthy, halatının kopmasının ardından timsahlarla dolu suya düşmüştü. Langworthy, timsahlardan kaçmayı başararak kıyıya yüzerek ulaşmıştır.



MATRAK

Matrak, Osmanlılar tarafından oynanan askeri bir spor. 16. yüzyılda Matrakçı Nasuh tarafından ilk kez kuralları ve standartları ile tam bir spor dalı haline getirildiğine dair bilgiler olmakla birlikte Matrakçı Nasuh'dan öncesinde bile bu sporun yine aynı kuralları ve standartları ile var olduğu ile ilgili kanıtlar da vardır. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde geçen bilgilere göre, Sultan IV. Murad matrak oyununun 70 yöntemini biliyordu. 19. yüzyılda Vaka-i Hayriye ile birlikte Osmanlı askeri düzeninde yapılan değişiklikler sonucu kılıç kullanmak ve bununla ilgili olan sporlar yasaklandığı için matrak unutulmuş  fakat günümüzde bu spora ilgi başlamıştır

Matrak oyununun kuralları Efkan Çalış tarafından yeniden düzenlenerek ve 15 Haziran 2010'da Türkiye Geleneksel Spor Dalları Federasyonu’na bağlanmıştır. Bu kurallara göre oyuncular yaş ve sıklete göre ayrılır. Karşılaşma süresi ikişer dakidadan iki oyun biçimindedir.

Yeni kurallara göre matrak yarışmaları yaz aylarında açık alan çim sahalarda yapılır. Bu alanın iç halka çapı 7 metre, dış halka çapı ise 9 metre olacak biçimdedir. Dış halkanın çevresinde 1,5 metrelik korunma alanı olur. Çim sahalarda sınırlar beyaz kalın çizgi ile belirlenir. Saha çevresinde geleneksel çadırlarla sporcular için soyunma odaları, hazırlık yapmaları ve beklemeleri için alanlar oluşturulur. Geleneksel Matrak Oyunu yarışmaları kış aylarında ise kapalı spor salonlarında minder üzerinde yapılır. Geleneksel Matrak Oyunu minderi 8x8 veya 10x10 metrekare, dış kısımda 1 metrekaresi renkli olacak biçimde kullanılır.

Yeni matrak kurallarına göre karşılaşmalarında bir orta hakem ve iki sayı hakemi "cenk meydanı"nda görev alır. Masa hakemleri olarak da bir fikstür hakemi, bir süre hakemi, bir anons hakemi görev alır. Her minder için ayrı hakem ekibi ve masası oluşturulur.



Yeni matrak kuralları ise karşılıklı saygıya dayanır. Karşılaşma öncesi hakemlerin son kontrolünden sonra oyuncular karşılıklı olarak birbirlerine "benimle cenk meydanına çıktığınız için teşekkür ederim", arşılaşma sonunda ise "kasıtlı ve kasıtsız hatalarımdan dolayı özür dilerim" derler. Karşılaşmalar, hakemin "cenk!" komutu ile başlar ve "dur!" komutu ile son bulur.
Yeni kurallara göre düzenlenen matrak oyununda amaç, rakibin kafasına matrakla dokunmaktır. Her dokunuş bir puan değerindedir. Sert vurmak yasaktır. Rakibe kalkanla vurmak, oyun aleti veya koruyucu malzemesi yere düşen rakibe vurmak yasaktır. Karşılaşma sırasında oyun aletlerini, koruyucu malzemeleri bilinçli olarak elden çıkarmak, yere atmak, rakibe bedensel olarak vurmak yasaktır.
Karşılaşma sırasında kullanılan eşyalar yumuşak malzemeden yapılan matrak sopası, yastık kalkan, miğfer ve sporcuların giysisi aba olmak üzere toplamda dört parçadır.




TARİHİ KIRKPINAR GÜREŞLERİ




641.’sinin içinde bulunduğumuz Tarihi Kırkpınar Güreşleri’nin doğuşuna ilişkin çeşitli rivayetler vardır.Bunlardan en yaygın olanı kısaca şöyledir:1346 yılında Orhan Gazi’nin Rumeli’yi ele geçirmek için düzenlediği seferler sırasında,kardeşi Süleyman Paşa 40 askerle Bizanslılar’a ait Domuzhisar’ın üzerine yürür. Baskınla burasını ele geçirirler.


Öteki hisarların da ele geçirilmesinden sonra,40 kişilik öncü birlik geri dönerler ve şimdi Yunanistan’ın topraklarında kalan Samona’da mola verirler.40 cengaver burada güreşe tutuşurlar.Saatlerce süren güreşlerde, adlarının Ali ile Selim olduğu rivayet edilen iki kardeşin bir türlü yenişemedikleri görülür.
Daha sonra bir Hıdrellez gününde,Edirne yakınlarındaki Ahiköy çayırında aynı çift yeniden güreşe tutuşurlar.Bütün bir gün güreşmelerine rağmen yine yenişemeyen kardeş pehlivanlar,gece boyunca da mum ve fener ışığında mücadelelerini sürdürmeye devam ederler.Ancak solukları kesilerek oldukları yerde can verirler.
Arkadaşları onları aynı yerdeki bir incir ağacının altına gömerek oradan ayrılırlar.Yıllar sonra ise aynı yere gittiklerinde iki pehlivanın mezarlarının bulunduğu yerde gür bir pınar görürler.Bundan sonra halk orada yatanların anısına o yöreye, “KIRKPINAR” adını verirler.
Yunanistan’ın Samona köyünün merası içindeki alan asıl KIRKPINAR çayırlıdır.Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı sonunda Kırkpınar Güreşleri Edirne ile Mustafapaşa yolu arasındaki “Virantekke” denilen yerde düzenlenmiştir.Cumhuriyet’ten sonra 1924 yılında ise güreşler Edirne’nin Sarayiçi mevkiinde yapılmaya başlanmıştır.
Kırkpınar Güreşleri 1928 yılına kadar ağaları tarafından düzenlenmiştir.Güreşlerdeki ödülleri ve misafirlerin ağırlanmasını hep ağalar karşılamıştır.Ancak 1928 yılında ülkede meydana gelen ekonomik sıkıntılar nedeniyle ağalığa talip çıkmayınca,güreşlerin organize ve gelenleri ağırlama işi Kızılay ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından üstlenilmiştir.
 
1946 yılında ise Tarihi Kırkpınar Güreşleri Edirne Belediyesi’nce düzenlenmeye başlanmıştır.Bu yıl da zamanın Belediye Başkanı Tahsin ŞIPKA Kırkpınar Güreşleri’ni Belediye hizmetleri arasına almıştır.
Pehlivan
Pehlivan sözlüğü Farsçadır.Burhan-katia göre asıl anlamı yürekli cesur (Şeci) yiğit (dili) ise de,Zabit,vali,iri vücutlu ve doğru sözlü kimseye de Pehlivan denilir. Bu nedenle yerine göre çeşitli zamanlar için kullanılmıştır.
Selçuklular zamanında kahramanlık gösteren savaşçılara, üstün başarı kazanan atıcı,güreşçi,gürzcü’lere Pehlivan denildiği gibi bu sıfatın 16.yüzyıl başlarında yalnız sporcular için kullanılmış olmasıdır.Pehlivan deneyiminin bu anlamda kullanılışı Sultan II. Mahmut çağının sonuna kadar süre gelmiştir.
Türk Milleti erkeği,kadın ve çocuğuyla güreş sever güreşçiye saygı duyar ve Pehlivanlara ayrıcalık tanır şüphesiz ki bu sevgi ve saygı,Türk’ün ruhundaki savaşçılık kahramanlık duygulardan ve sporu bu yönüyle sürmesinden kaynaklanmaktadır.
 
Güreşçiye karşı duyduğu sevgi ve saygı da pehlivanların herkesten daha güçlü kuvvetli,vücut yapısının,adalelerinin daha gelişmiş,görünüşünün daha sağlıklı görünmesinden,davranışının yiğitçe,karakterinin doğru ve mertçe oluşu,diline eline ve beline güvenilir olmasından ileri gelmektedir.

Osmanlılar zamanında saray dışında yapılan güreş yarışmaları panayırlarda, düğünlerde kulüplerde bir hayır kurumu yararına veya meslek edinmiş organizatörlerin özel yer ve salonlarında yapılırdı ayrıca Düğün Güreşleri,Ramazan Güreşleri,Hayır Kurumlarına yapılan Güreşler vardı.

13 Mayıs 2015 Çarşamba

ATICILIK (BİR ÇOK İNSANIN ATA SPORU :)

Ülkemizde atıcılık denilince aklımıza ilk gelen Şener Şen'in rol aldığı Neşeli Günler filmindeki Ziya karakterinden biliriz '' atma Ziya'' hani şu meşhur aslan çakı muhabbeti neyse gerçekçi olalım ''aslan kadar aslan'' şimdi güzel, keyifli ve heyecan verici bir spor dalı ile baş başayız keyifli okumalar. Atıcılık tarihin en eski aktivitelerindendir ve bir spor olarak 10. yüzyılda isviçrede tarih sahnesine çıkmıştır. 13. ve 14. yüzyıllarda Almanlar sadece erkeklerin katıldığı atıcılık kulüpleri kurmuşlar ve bu kulüplerde kaval tüfeği ile atıcılık benzeri faaliyetlerde bulunmuşlardır. Kaval tüfeği, modern tüfeğin öncüsü olmuştur. Atıcılığın tam olarak spor haline gelmesi ise silah sektöründe gelişmelerin meydana geldiği 16. yüzyılda mümkün olabilmiştir.
Atıcılık yarışmaları eski zamanlarda genelde noelde yapılırdı. Bu yarışmalar bir festival havası içerisinde geçer ve kazanan sporcuya genellikle ödül olarak para veya altın verilirdi.
1710′da yeni tür tüfeklerin ortaya çıkmasıyla atıcılık Amerika’ya da sıçradı. 1890′larda atıcılık sporu için özel silahların geliştirilmesiyle birlikte atıcılığa olan ilgi daha da arttı. Amerikalılar bundan sonra Avrupa’dakine benzer hedefler kullanmaya başladılar.
1825 yılında artık bir atıcılık faaliyetine 1000′e yakın kişi izleyici olarak geliyordu. Daha sonraları Amerika’da ulusal atıcılık federasyonları kurulmaya başlandı. 1907 yılında Amerika’da sekiz ulusal atıcılık federasyonu vardı. Şu anda ise 148 üyeden oluşan Uluslararası Atıcılık Federasyonu Amerika’da faaliyet göstermektedir.

En sevilen Yaz Olimpiyatları spor dallarından biri olan Atıcılık Sporu 1896 yılında gerçekleşen ilk modern  Olimpiyat Oyunlarından beri  yaz oyunları tarihindeki yerini almıştır. Kadın sporcular ise atıcılık dalındaki ilk madalyalarını modern olimpiyatlar yapılalı neredeyse bir yüzyıl geçtikten sonra 1976′da almışlardır.


Erkek ve kadın sporcular değişik atıcılık silahları olan av tüfekleri, tabanca ve havalı silahları değişik atıcılık disiplinlerinde kullanmaktadırlar. Günümüz modern olimpiyat oyunlarında Tek ve Sabit atışlarda"iScore Atıcılık Sistemlerinin" de teknolojisine sahip olduğu Elektronik Hedef Sistemleri kullanılmaktadır. Hareketli hedef türleri olan Trap ve Skeet  atışlarından, 10 ve 50 metre ye kadar değişebilen  mesafelerde sabit atış türlerine kadar bir çok değişebilir hedef vardır. Tüm bu atıcılık disiplinlerinde atıcılar farklı pozisyonlarda duruşlar sergileyerek atışlarını tamamlarlar.



12 Mayıs 2015 Salı

ÖLÜMÜNE DEĞİŞİM ...

  Bugüne kadar hep çılgın denemeleriyle gündeme gelen Suudi Arabistanlı gençler yine ilginç bir olayla karşımıza çıktı. Çılgın deneme için boş bir otoban seçen gençlerden biri arabanın dışında duruyor. Şoför, ciple hızlı bir manevra yaptıktan sonra aracın iki teker üstüne yan kalkmasını sağlıyor. Araç yan kalktıktan sonra içeride bulunan diğerleri tek tek yan kalkmış olan aracın üzerine çıkıyor. 
 Aracın üzerine çıktıktan sonra lastik değiştirme işlemi başlıyor.Dakikalar süren lastik değiştirme işlemini görenler şaşkına uğruyor.Tekerlek değişimi bittikten sonra otomobil yoluna devam ediyor. Gençler, çılgın deneme sonrası kamerayı selamlamayı da unutmuyor.Bu olaylar her zaman böyle eğlenceli bir şekilde devam etmemektedir. Böyle eğlenmeye başlayan gençlerin bazı durumlarda eğlenceleri  acı sonla bitmekte ve ölümlü kazalara sebep olmaktadır . 

DAĞ BİSİKLETİ

Akdeniz ve  Karadeniz'de  dağlar denize paralel Ege'de ise dağlar denize dik ulaşması yeni oluşan bir kıta olmamızdan mütevellit bir çok dağ sporuna el verişli olan ülkemizde, yeni bir heyecan dolu sporla birlikteyiz...
   Dağ bisikletçiliği, asfalt gibi düzgün zeminler dışına çıkılmak suretiyle toprak yol, patika ve her tür arazide yapılabilen bir bisiklet sporu dalıdır. Dağ bisikleti; yokuş aşağı, kros, serbest, engel atlama, teknik denemeler, tam engebeli arazi, yol turu, arazi turu, cadde-sokak, gibi alt disiplinlere ayrılır. Yarışlar maraton, oryantiring veya olimpiyat kıstaslarına uyarlanarak da düzenlenmektedir. Ülkemizde özellikle 90’lı yıllardan sonar gelişim gösteren dağ bisikletçiliği özellikle Alanya, Köprülü Kanyon, Çelikyay Yolu ve Kapadokya bölgelerinde çok yaygın olarak yapılmakta olup sözü geçen yörelerdeki arazi şartlarının bu spora uygunluğu yerli yabancı turistlerin yoğun ilgisini çekmektedir.
    Dağ bisikleti sporu özel olarak tasarlanmış bisikletler gerektirir. 1970’li yıllardan günümüze kadar ciddi bir değişim ve gelişim gösteren dağ bisikletleri çok hafif ve dayanıklı karbon gövde, ön-arka amortisör, harekete duyarlı yaylı kadro, silikon sele, tekli maşa, hidrolik disk freni, çok rahat geçen vites değiştiricileri, karpiye pedal gibi özelliklere sahip olarak bugünkü halini almıştır. Dağ bisikletlerinin tekerlek çapları genelikle 28 inç olmakla birlikte 26 ve 29’luk örnekleri de mevcuttur. Dağ bisikletçiliğinde güvenlik, rahatlık ve zemin tutuşu için özel olarak tasarlanmış, patlamaya dayanıklı, hafif, kalın ve dişli tekerlekler kullanılır. Piyasada 2.00 x 28” ya da 2.25 x 28” ebatlarıyla satılan lastiklerin büyük çoğunluğu bu tür sert araziler için üretilmiştir.
    Dağ bisikleti keyifli ancak bir o kadar da zahmetli ve riskli bir spordur. Parkurlara başlanmadan önce bisikletler gözden geçirilmeli, firen aksamları ve hidrolik yağı, zincir yağı, cant telleri ve akort ayarı, lastik havası, vites ayarı, gidon sıkılığı, furç yatakları, cant mandalları, sele ayarı ve sıkılığı dikkatli bir şekilde kontrol edilmelidir. Malzemenin ömrünü uzatmak için muntazaman bisikletin temizliğinin yapılması ve hareketli kısımların yağlanması esastır. Güvenli bir parkur deneyimi ancak kask, eldiven, dizlik, dirseklik ve bunun gibi koruyucu malzemelerin kullanımıyla sağlanabilir.  ,
                                                                                                                                ...ben kısaca kd

DÜNYANIN EN KİRLİ SPORU OLMAYA ADAYY..

BATAKLIK DALIŞI 

    Bataklık dalışı, orijinal adıyla “bog snorkelling”, isminden anlaşılacağı üzere bataklıkta yüzmeye dayanan bir spor. Kuralları ise çok basit, herhangi bir düz bataklıkta, gözlük ve şnorkel takan yüzücüler yarışıyor. Her bataklık olur ama, genelde turnuvalarda birbirine paralel iki ayrı kanal halinde bataklıklar inşa ediliyor. Şnorkel ve gözlük sağlık açısından kesinlikle şart. Bataklık dalışının en önemli kuralı ise klasik yüzme stillerinin yasak olması. Bu sporda yalnızca yunus gibi ayakları kıvırarak yüzmeye izin var.
  
  Ülkemizde bataklık dalışı yapılmıyor, zaten duyan insan sayısı da oldukça sınırlı. Ama dünya genelinde alternatif bir spor branşı olarak epey ilgi topluyor. İlk olarak 1976 yılında Galler’de başlamış bu aktivite. 1985 yılından beri de Dünya Bataklık Dalışı Şampiyonası düzenleniyor. Çoğu sporda olduğu gibi bayanlar ve erkekler şeklinde iki ayrı kategori mevcut. Amaç parkuru en çabuk sürede tamamlamak. Bu konuda dünya rekorunu 2013 yılındaki 1 dakika 23 saniyelik yüzüşüyle Dineka Maguire bulunduruyor.
.     İlk başlarda çok sönük geçen Dünya Bataklık Dalışı Şampiyonaları, artık sponsorların birbiriyle yarıştığı, her yıl yüzlerce sporcunun katıldığı bir organizasyona dönüşmüş durumda. Bu sporun en güzel yanıysa, şampiyonalarda elde edilen gelirin hayır kurumlarına dağıtılıyor olması

BEN BİLMEM HANIM BİLİR ...

EŞ TAŞIMA

Eş taşıma yarışması evli çiftlerin yaptığı yaparken de çok zevk alarak birinci olmayı hedeflediği bir yarışmadır.  Eş taşıma yarışması, Finlandiya'nın en geleneksel etkinliklerinden biridir. Her yıl çeşitli ülkelerden yarışmacıları ve izleyicileri bir araya getirir. Bu eğlenceli ve bir o kadar da ilginç adından da anlaşılabileceği üzere, yarışmacılar çift olarak yarışırlar ve engelli bir parkuru eşlerini taşıyarak tamamlamaya çalışırlar.

     Bir gelenek olarak günümüze kadar gelen bu yarışma, artık Finlandiya için resmi bir spor olarak kabul edilmektedir. Bir söylentiye göre yarışma, komşu köylerden kız kaçırma geleneğinden ortaya çıkmıştır. Diğer bir söylenti ise; yarışın Rosvo-Ronkainen isimli bir çete liderinin çetesine üye seçerken adayları zorlu bir parkurda sırtlarında ağır yüklerle yarıştırmasından esinlendiğini iddia eder.


    Herkes eşini dilediği gibi taşımakta özgürdür ama bazı teknikler katılanlar arasında en sık tercih edilenlerdir. Bunlar arasında başı çeken ise "Estonya stili taşıma"dır. Bu stil adını son 11 yılın şampiyonu olan ülke Estonya'dan almıştır. Bu stilde kadın, bacaklarını erkeğin boynuna dolar ve baş aşağı, yüzü erkeğin sırtına dönük olacak şekilde asılır. Kollarını da erkeğin göğsünde kilitleyerek kilosunun olabildiğince eşit şekilde dağılmasını sağlar. Bu stil Estonyalılara 55,5 saniyelik dünya eş taşıma rekorunu da getirmiştir. Estonya stili dışında; omuzda veya sırtta taşımak ve kadının eşine yılan gibi dolandığı Boa stili de sık tercih edilir.

    Yarışmaya katılmasa da her yıl binlerce insan bu etkinliği izlemek için Finlandiya'ya akın etmektedir. 

7 Mayıs 2015 Perşembe

MESSİ Varsa Sıkıntı Yok.!

   Şampiyonlar ligi yarı final maçı ilk karşılaşmasında Barcelona ve Bayern Munich karşı karşıya geldi. Barcelona maçtan 77 ve 80'de Messi'nin, 90'da Neymar'ın attığı gollerle 3-0 galip gelerek rövanş karşılaşması için büyük bir avantaj elde etti.

GÜLLE İLE KARIŞTIRMAYIN


Bocce de yine çok bilinmeyen  bir spor dalı. 'Zaten ata sporumuz ne kadar zor olabilir ki sanki' diye sesler duyuyor gibiyim. Her sporun olduğu gibi bunun da zorlukları aşikar. Bu sporun kökeninin Anadolu'ya dayandığı ve MÖ 5000 yıllarında oynandığı tahmin edilmektedir. İlk çıktığı yıllarda cilalanmış kaya parçalarıyla oynanan oyun, günümüzde tamamen yuvarlak ve sentetik malzemelerden yapılmış toplarla oynanmaktadır. Bugünkü şekliyle, ilk kez Romalılar tarafından oynanmış ve "bocce" adını da Romalılardan almıştır. En eski spor dallarından birisi olarak kabul edilmektedir.

Türkiye bocce ile 1991 yılında tanışmış, 2005 yılında "Bocce, Bowling ve Dart Federasyonu"nun kurulmasıyla bilinen spor kimliğine kavuşmuştur.  Oyundaki amaç, attığınız/yuvarladığınız toplarınızın hedef topa yakın olmasını sağlamaktır. Rakip toplarından hedef topa daha yakın olarak atılan her top için bir puan alınıyor ve 15 puan alan oyuncu oyunu (maçı) kazanıyor. Eğer rakibin topu hedef topa daha yakınsa ve sizin yuvarlamanız olanaksızsa hedef topu ya da rakip topu vurmak için de atış yapılabilmektedir.

GİZEMLİ SANAT...

Ninjutsu

   Geçmişi çok eskiye dayanan bu dövüş sanatı her ne kadar temel felsefesinde barışı ve saflığı barındırsa da sonuç itibariyle düşmanı parça pinçik etmeyi gerektiriyor. Bu sanat ve felsefelerin ışığında, ninjutsunun içinde yer alan en belirgin tarzlar ise, kılıç kullanabilme ve yakın dövüş hareketleridir.
  Ninjutsunun daimi amacı, ruhsal bir arınma ile mutlu bir kişilik sahibi olabilmektir. Bunların yanı sıra, bir ninjanın amacı ise kendisine, yakın çevresine ve tüm insanlık alemine barış getirebilmektir.

  Türkiye'de ise Ninjutsuyu polislere ve güvenlik görevlilerine öğretilmektedir .Nasıl sessiz yürüneceğinden ,  nasıl duvarlara tırmanılacağına, silah kullanılacağını, nasıl kan akıtılmadan insan öldürüleceğine kadar binlerce zor teknikten oluşmaktadır.


    Ninjutsu çalışan kişilere verilen genel isim, “ninpo”dur. Ninjutsu çalışan ninpoların içinde yer alan erkeklere “ninja”, kadınlara ise “kunoichi” denmektedir.
   Ninjaların kullandığı çeşitli aletler de vardır. Bu aletlerden en bilindik olanları ise, şu şekilde sıralanabilmektedir;
-Metsubuşi
-Kusari Gama
-Kyoketsu Şoge
-Kusari Fundo
-Yari
-Kama Yari

SOPA VE TOP


   Kriket maçları "wicket" denen iki kalemsi düzenekle oynanır. "Wicket"ler üç tahta sopa benzeri nesne ("stump") ve bunların üst uç kısımlarında bulunan 2 bağlantısız nesneden ("bail") oluşur. "Stump" ve "bail"ler genellikle tahtadan yapılır.
"Wicket"ler dikdörtgen bir alanın ("pitch") iki ucunda bulunur. Aralarında 20 m. 12 cm.'lik mesafe vardır. Bu dikdörtgen alana "wicket" dendiği de olur.Kriket sahası, sözü edilen dikdörtgen alanı da içine alan oval sahanın tamamıdır.


     Oyun sırasında bir anda, sahada vuruş yapan takımın iki oyuncusu, diğer takımın tüm oyuncuları bulunur.Takımların ilk 11'deki oyuncularının yanı sıra, bunlardan biri sakatlandığında devreye girmesi için yedek olarak bulundurulan bir "12. adam"ları vardır.
Vuruş yapan takımın oyuncuları "wicket"lerin önünde durur. Bu oyuncular ("batsman"/batswoman") birer sopa ("bat") kullanır.
Atış yapan takımın, vuruş yapan rakibinin karşısında duran oyuncusuna "bowler" denir.



Nasıl Oynanır?
"Bowler" topu "batsman"a doğru atar.
Batsman"ın görevi, sopasıyla topa vurarak, "bowler"in attığı topun "wicket"e çarpmasını engellemektir. Top "wicket"e çarpınca, "stump"ların üzerindeki "bail"(ler) düşer. "Batsman" topa vurunca, diğer "wicket"e doğru koşmaya başlar. Vuruş yapmayan "batsman" ("non-striker")da onun "wicket"ine doğru koşar. "Batsman"lar oyun dışında kalmadan yer değiştirebilirse, onların hesabına bir "run" kaydedilir."Batsman"ların yer değiştirmesine fırsat kalmadan, atış yapan takımın oyuncuları topla bir "wicket"i vurursa, o "wicket"in "batsman"ı oyun dışında kalır.
"Batsman” topa vurduktan sonra,atışı yapan takımdan bir oyuncu, yere değmeden önce topu yakalarsa da "batsman" oyun dışına çıkar.
"LBW" ("leg before wicket") da bu hallerden biridir. Bu, "wicket"e çarpma yolunda ilerlerleyen topun "batsman"ın bacağına çarpması durumunda hakemin verdiği kararla ilan edilir.“Batsman” topa vurduktan sonra, top yere değmeden saha dışına giderse “batsman”ın takımı adına 6 “run” kaydedilir. Bu, top yere değdikten sonra olursa 4 “run” kaydedilir.
Oyun 10 "batsman" dışarıda kalıncaya kadar devam eder çünkü oyunun sürmesi için en az iki “batsman”a ihtiyaç vardır.
10 “wicket” bir “innings”dir. Bir günden uzun süren maçlarda vuruş yapan takımın kaptanı taktikle ilgili nedenlerle "innings"in bittiğini açıklarsa da ("decleration") "innings" biter.
Bir takımın 10 “batsman”ı oyun dışı kalınca (buna takımın “all out” olması denir) takımlar rolleri değiştirir; atış yapanlar vuruşa, vuruş yapanlar atışa geçer.
Atış yapan takım, her 6 vurucu değişiminde bir kez, atışı yapan oyuncusunu değiştirebilir. Bu altılı sete “over” denir. Her “over”de atış ve vuruş yapılan taraflar da değiştirilir; diğer “wıcket”e geçilir.


ÇEVGAN (ÇÖĞEN) SPORU

Tarihi milattan önceye dayanan bir Türk sporu olan çevgan, pek bilmediğimiz uzak kaldığımız ve bir çoğumuzun unuttuğu Türk savaş sporudur. Çevgan (Çöğen); Tarihi milattan öncesine dayanan, Orta Asya Türkleri tarafından at üzerinde oynanan bir tür savaş oyunudur.

Oyun; geniş bir alanda, iki takım halinde ayrılmış atlıların, ellerindeki ağaçtan sopalarla keçi derisinden yapılmış topu, karşı tarafın kalesine atmaları esasına dayanmaktadır.Kâşgarlı Mahmud'un Divânı Lügati't-Türk'te de bahsettiği oyunun amacı aynen ciritte olduğu gibi kişinin at üzerinde hareket kabiliyetlerini geliştirmesini sağlamak, savaşa hazırlamaktır.

Orta Asya'daki Türklerin yanı sıra batıya göçen Türklerde bu oyunu oynamaya devam etmişlerdir. Örneğin Osmanlı Devleti zamanında da Çevgan oynandığı Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesinde bahsedilmektedir. Günümüzde Türki Cumhuriyetlerde kural ve oynanış itibariyle Çevgana benzeyen Gökbörü (Kökpar) halen oynanmaktadır.

Çevgan, tarihi süreç içinde Polo adıyla İngilizler vasıtasıyla dünyaya yayılmıştır.


Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde bildirdiğine göre, Osmanlı Türklerinde de oynanırdı. Osmanlılar, Çevgan oyununu oynamak için bir meydanın iki tarafına kale yerine mermerden iki sütun dikerlerdi. At üstündeki oyuncular iki gruba ayrılır her grup kendi sütunu arkasında yer alırdı. Meydanın ortasına, ağaçtan, adam başı büyüklüğünde bir top konurdu. Oyun esnasında Mehterhane takımı davullarıyla çalmaya başlar. Bunun arkasından her taraftan birer atlı çıkıp topu, çevgan adını verdikleri ucu eğri sopalarla sürükleyerek kendi kalesine doğru götürmeye çalışır, bu sırada diğer süvariler de ikişer ikişer karşılıklı olarak kendi arkadaşlarının yardımına koşarlar ve topu kendi taraflarına çevirmeye çalışırlardı. Hangi taraf topu kendi kalesine daha çok atarsa o taraf kazanırdı. Terbiye edilmiş atlarla oynanan oyun, oldukça tehlikeli olup, topun at veya süvariye çarpması, kolol ve ayakların kırılmasına sebeb olurdu. Ancak beden hareketleri yönüyle savaş kabiliyetini arttırması bakımından oynanır, sürek avları gibi bir nevi savaş hazırlığı sayılırdı. 

Mehterhane takımlarında kullanılan çatal başlıklı ve etrafı zincir ve çıngıraklarla donatılmış saplı aletlere de çevgan adı verilirdi. Ordu yürüyüş halindeyken mehterin en önünde taşınır, sapı yere vurularak çalınır, yürüyüşün temposu buna göre ayarlanırdı. 

Türklerin atı evcilleştiren ilk millet olması ata binme kabiliyetlerinin gelişmesinde bu sporun önemli bir etkisi vardır. Sporla ilgilenen insanların bir çoğu İngilizin ''polo''sunu bilir de öz kültürümüzden biri olan bu sporu TDK'nın açıklamasıyla ''iki ucu eğri sopa'' olarak biliriz sanıyorum bir çoğumuz bilmeyiz. kısacası;
BİR NAL BİR ATI BİR AT BİR YİĞİDİ BİR YİĞİT BİR DEVLETİ KURTARIR 
ÖZÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM GOMŞULARINDA KALMASIN 
                                                                                                                                  .....ben kısaca kd

5 Mayıs 2015 Salı

ATEŞE KAYMAK...

                                                 YANARDAĞ SÖRFÜ
  Aktif bir yanardağın tepesinden yaklaşık 725 metre aşağı aşağı 80 kilometre hızla sörf yaptığınız düşünün. Özel koruyucu kıyafetlerle, dizlik ve başlıklarla donatılmış sporcular, özel kontrplaktan yapılmış sörf aletleriyle her yıl Orta Amerika ülkesi Nikaragua'nın en küçük yanardağı Cerro Negro'ya bunun için gidiyor. Her yıl düzenlenen organizasyonun başladığı 2005 yılından itibaren on binlerce seyirci, bu ilginç ve tehlikeli sporun tanığı oluyor.
  Dağın tepesine varmak için 45 dakikalık bir yürüyüşün ardından sörfçüler olağanüstü manzaranın keyfini çıkarıyor ve aktif bir volkana yakın olma deneyimini yaşıyor. Kısa süren bir eğitimin ardından 500 metre aşağıya iniş başlıyor.
  Bigfoot Hostel ve Green Pathways Tours sahibi Phillip Southan bu eşsiz gezinin dünyada bir ilk olduğunu söylüyor. "Bu spor burada 4 yıldır yapılıyor ve şimdiye kadar bu gezide 10,000'den fazla insan ağırladık," diye söylemiştir.


Çılgınlık ve cesaretin yanı sıra teknik ve deneyim de gerektiren bu spor türü insanların volkandan cesaretle kaydığını anlatıyor .

ZORBİNG TOPU

Bugün enteresan görünen fakat  bir hayli keyifli olacağını düşündüğüm bir spor olan zorbing topu ile baş başayız  keyifliokumalar Zorbing (ya da küreyle yuvarlanma) içi görülebilen, genelde plastikten yapılma bir topun içinde yüksek bir noktadan aşağıya doğru yuvarlanma sporuna verilen ad. Genelde çok eğimli olmayan tepelerde uygulanır. Fakat eğer bu sporu yapan kişi bu dalda uzmansa, daha eğimli tepelerden yuvarlanmayı da deneyebilir.Yeni Zelanda’da 2000 yılında icat edilen bu spor dalında, iki katmanlı dev bir plastik topun içine giren bir ya da iki kişi, yamaçtan aşağı bırakılarak yuvarlanıyor. “Baş döndürücü” bir spor dalı olarak son dönemde çok popülerleşen Zorbing, bazen de tehlikeli olabiliyor. Rusya’nın Dombai kayak merkezinde 8 Ocak’ta eğlenmek için zorbing topunun içine giren iki arkadaş, bu spor dalı için hazırlanmış özel patikadan topun çıkmasıyla uçuruma yuvarlanmış, kayalara ve taşlara çarparak kilometrelerce sürüklendikten sonra durabilmişti. Trajik olayın ardından Denis Burakov ölürken, arkadaşı komaya girmişti.


2000 yılında patenti alınarak Zorb adında bir şirket kuran mucitlerden Andrew Akers’e göre bu sporun Yeni Zelanda’da icat edilmesinin sebepleri şu şekilde açıklıyor, “Dünyanın her yerine çok uzağız, o yüzden eğlenceli bir şeyler bulmamız gerekiyordu. Yeni Zelanda ‘da yaralanırsanız, devlet tüm tedavi giderlerini ödemekle kalmıyor rehabilitasyon imkanı da sağlıyor. Bu yüzden ekstrem sporlar için ideal bir ülkeyiz”.
Zorbing yapan kişi, zorb yuvarlanırken içeriden dışarıya açılan bir delikle nefes alabiliyor ve top içinde bulunan bir sürü tutunma yeri ve koşumlarla dilerse kendisini sabitleyebiliyor. Aynı zorb’un içinde en fazla üç kişi olabiliyor ama en ideali iki kişilik takımlar halinde olmak. İçeriye monte edilmiş bir kamera ile kendinizi daha sonra izleyebilir ve eğlenceli halinize bakabilirsiniz.
Hindistan dan İngiltere ye ve başta Avrupa ülkeleri olmak üzere tüm dünyada onbinlerce fanatiği oldu. 750 metreyle dünyanın en uzun Zorb parkuru Amerika'nın Pennsylvania Eyaletinde. Türkiye de henüz bu sporun yapılabileceği bir parkur veya özel bir alan yok ancak Akdeniz'deki otellerde su sporu olarak veya bazı konserlerde aktivite amaçlı özel dönemlerde kullanılıyor.



Ülkemizde   yeni  yeni gelişmeye başlayan bu spor dalı bizim memlekete biraz  zorbing gelse de keyifli olacağı kesin neyse uzatmadan 8 haziranı bekleyelim. ben kısaca kd

ÖLÜM SPORU

TREN SÖRFÜ
 
Sörf yapan insanlar görüyoruz ama bu daha önce gördüğümüz ve özellikle de zenginlerin yaptığı sörfe benzemiyor. Tren sörfü (train surfing) denen bu ulaşım biçimi, bilet alacak durumda olmayan yoksulların hareket halindeki bir trene dışarıdan tutunarak seyahat etmesine deniyor.
Her yerde olduğu gibi özel günler ailelerimizle, sevdiklerimizle kutlanırsa güzeldir. Bangladeş’te de bir Ramazan Bayramı günü insanlar sevdiklerine gitmek için seyahat etmeye çalışıyorlar. Eğer trenden düşerek hayatını kaybeden diğer yüzlercesi gibi olmazlarsa sevdiklerine kavuşacaklar bu zorlu yolculuğun sonunda.
                                                                                                                                                                                            

 
 
Dünyanın en tuhaf sporlarından biri olarak bilinir. Özellikle Güney Afrika'da ve Hindistan da çok fazla yaygındır. Hareket halindeki trenin üzerine çıkan genç erkekler binlerce volt elektrik taşıyan kablolardan kaçmaya çalışır.. Bu aksiyon dolu 'eğlence' nedeniyle her yıl onlarca genç hayatını kaybedebiliyor. Hareketli trenin üzerinden sağlam şekilde inen gençler saygı duyulan kişiler haline geldiklerini düşünüyor.

 
 
 
 
 
Dünyanın en önemli, en çok izlenen sporları futbol basketbol, Amerikan futbolu, voleybol gibi sporlardır. Aslında adını bilmediğimiz o kadar fazla spor var ki. Bazı sporları da diğerlerinden ayıran en büyük özellikleri çok ilginç veya çok daha tehlikeli olmalarıdır. Dünyanın çeşitli ülkelerinde birbirinden ilginç birçok spor dalında faaliyetler her yıl düzenli olarak yapılırken, müsabakalar sonunda dereceye giren sporculara çeşitli ödüller veriliyor. Hatta bazı branşlarda dünya rekorları bile bulunuyor.


Hedefe 5 Kala.!

Hedefe 5 Kala..

    

    Spor Toto Süper Lig'in 29. hafta kapanış mücadelesinde Akhisar Belediyespor'a konuk olan Galatasaray, karşılaşmadan Burak Yılmaz'ın attığı gollerle 2-0 galip ayrıldı.



ÖLÜ KEÇİ Mİ ?

                                                                             BUZKASHi
    Buzkashi Festivali, geleneksel Türk bozkır kökpar oyununun Afganistan halkı tarafından tanınan halidir.  Timur zamanında Afganistan'ın fethi ile bölgeye bir çok Türk göç etmiş ve Afganlara bir çok Türk oyunu tanıtmıştır. Tüm Türk devletlerinde oynan kökpar oyunu zamanla Afganların da milli sporu haline gelmiştir.  Belirli bir tarihi olmayan turnuva, her sene geleneksel olarak en iyi binicilerin katılımı ile gerçekleşir.
  Modern çağda Afganistan'ın milli sporu olarak anılan Buzkashi ya da Buzkaşi, iki farklı takım arasında oynanır. Bir takım kafası kesilmiş küçükbaş hayvanı alarak, belirli mesafeyi dolanıp, belirlenmiş alana bırakmaya çalışırken, diğer takım onları önlemek için mücadele eder. Müsabaka sırasında atlılar birbirlerini iter ya da kamçılar. Darbeleri azaltması için atlılar sert içlikler ve yumuşak postlar giyebilir.  Ölü hayvan takımlar arasında atılarak paslaşılır. Festivalde değer gören ise binicilerin çevikliğidir. Belirli mesafenin aşılarak hayvanın işaretlemiş alana bırakılması skor olarak işlenir. Süre boyunca en çok skoru elde etmiş takım müsabakayı kazanmaktadır.

Bizi Takip Etmeye Devamedin...

TEAM PARTICIPATING